Pazartesi, Ekim 20, 2014

RKBT 2. Gün || Jessica Brockmole "Mektubunda Diyorsun ki" || Yorum


Çoğu okuduğumuz kitaptan biraz daha farklı bir yazım tarzı var kitabın. Çünkü tamamı mektuplardan oluşuyor. Okuduğumuz "Büyük Adamlardan Aşk Mektupları" tarzı kitaplara benzer ama onlardan farklı olarak içinde kitap oluşturacak kadar bir konu barındırması.

Hikaye iki zaman dilliminde 4 ayrı karakteri anlatıyor. Bunlardan ilki 1914 yılında şiir kitabı basılan Elspeth (Davey'in Sue'si) ile ona ilk hayran mektubunu yazan Davey'i  ve 1940'ta Margaret ve Paul'u anlatıyor. Margaret ve Paul'un kim olduklarını hikayeyi okuyunca öğreneceksiniz zaten :) 

Elspeth yani Sue Davey'den ilk mektubunu aldığı ve ona cevap yazdığı anda kaderleri kesişiyor. Birisi İskoçya'nın bir adasında yaşarken diğeri İngiltere'de yaşıyor. Aralarında yollar, yaşlar, savaşlar ve yaşanmışlıklar var. İkilinin dostane sohbetleri yıllar içerisinde bir çocuğun büyümesi gibi büyüyor ve ikisinin de ummadıkları noktalara geliyor. Yıllar ve savaşlar sonunda ikisi de kavuşamayan birer aşığa dönüyor. Küçük kaçamaklar artık yetmemeye başladığında ikisi de bir karar vermek zorunda kalıyorlar. Ama kader onların karar vermesini beklemeden yollarını bir mektupla birleştirdiği gibi yine bir mektupla ayırıyor. Ta ki...

Hikaye boyu iki aşığın özel yazışmalarını okur gibi oluyorsunuz. Hatta bazı mektuplarda neden bilmiyorum ama kendi adıma birilerinin özel hayatına müdahale ediyormuşum gibi hissettim. Kitap güzel olmasına güzeldi fakat aralarına en azından serpiştirilmiş diyaloglar olsa belki daha iyi olabilirdi. İki aşığın kavuşma anını bile mektuplardan okumak pek hoş olmadı bence. Ama onun dışında yazar gerçekten işinin ehli diyebilirim. Bir aşk ilişkisi mektuplarla en fazla bu kadar anlatılabilirdi. Kitapta diyalog yok, birebir anlatılan bir bakışma ya da dokunuş yok. Sadece kitap ve hayal gücünüz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum bıraktığınız için teşekkürler. En kısa sürede döneceğim (: