Salı, Nisan 21, 2015

RKBT 4. Gün || Deborah Smith "Kesişen Hayatlar Kafesi" || Yorum

Künye
Orjinal Adı: The Crossroads Cafe
Seri Bilgisi: -----
GoodReads Puanı: 3.82
Türkçe Yayın: Novella Yayınları
Sayfa Sayısı: 512
Çevirmen: Zeynep Yeşiltuna
Puanım: 5 / 4.5


Yorum

Evet biliyorum kitap zevki görecelidir. Fakat bu kitap konusu itibariyle aşıladığı umut ışığı için bile sevilebilmeli. Sıkıcı yerleri yok muydu? Nadir olan birkaç kitap dışında hangisinin yok ki? Hepsinde illa ki laylaylom okuduğumuz satırlar mutlaka vardır açık konuşalım. Bu kitapta da buna benzer satırlar elbette vardı ama o kısımları geçtiğinizde elde gayet kaliteli bir kitap kaldı. Cathy ve Thomas ikilisine bayıldım. 

İnsan Cathy'yi okudukça böyle bir yıldız olabilir mi diyor. Tüm o zorluklara rağmen hala gülebilen ve yıldızlığından fotoğrafçılar dışında sıyrılabilen biri Cathy. Yanan derisiyle birlikte yıldız kimliğini de üstünden canı acıya acıya da olsa yalvarmadan, yakarmadan sıyırabilen biri. Tüm o bitmeyen parasına ve güzelliğine düzülen methiyelerden sonra sadece yanık izli rollere layık görüldüğünde azıyla yetinmeyecek kadar kendisine saygısı var. Ama bir çöreğe ve sosa tav olacak kadar da halen çocuk ruhlu.

Thomas 11 Eylül saldırılarında oğlunu ve eşini kaybetmiş yaralı bir mimar. Ama cümlenin başına bakıp çokta aldanmayın. Çünkü kendisi bir arabada yaşayıp keçisine Çapkın adını verip onu cep telefonuyla besleyecek kadar çatlak bir karakter. Mağara adamının kasaba da yaşayan versiyonu. Yaşadıklarından sonra Yankee olmayı bırakıp şirin bir kasabaya taşınarak inzivaya çekildiğini söylüyor kendisi. Ben ise; hadi canım şehirde keçiyi telefonla besleyemediğin için kaçtın değil mi diyorum. Son zamanlarda okuduğum en çatlak adamlardan biriydi. Cathy'ye aşık olması bile bir tuhaf adamın. Diğer karakterler gibi yan çizmesi, seviyorum ama kavuşamayız tripleri ya da ben sana layık değilim mavallarına hiç girmiyor. Yalın'ın dediği mantıktan gidiyor: Seviyorsan git konuş bence. Adam, dan dan bir karakter. Eğrilmiyor, bükülmüyor. Tek bir doğru seçip o yolda ilerliyor.

Kendi adıma kitabı sevmedim adeta bayıldım. Tüm o karakterlerin içtenliği beni kitaba bağladı. Sayfalar o kadar akıcı geldi ki işte bile mesai bitse de gidip okusam diye kendi kendimi yedim. Dediğim gibi beğeni görecelidir. Fakat bazı şeylerin acabası yoktur. Tıpkı bu kitabın pes etmemeyi anlattığı ve içinize küçük de olsa bir umut ışığı bıraktığı gibi. Kimsenin o ışığı kaybetmemesi dileğiyle!!!

"Her şeyini kaybettiğinde kör olursun. Tek yaptığın, karanlıkta oturup ışığın geri gelmesini beklemek olur. Orada burada görünür, seni ayakta tutmaya yetecek kadar içeri girer. Senin işin bu ışığın büyüyeceğine inanarak beklemek olur."

Arka Kapak

Aşk yolunda kesişen hayatlar, umut etmeyi de bu yolda öğrenir.

Hollywood'un parlayan yıldızı, modern zamanların Elizabeth Taylor'ı Cathy Deen'in rüya gibi, ışıltılı hayatı paparazzilerle girdiği bir kovalamacanın ardından yaptığı trafik kazasıyla bir kâbusa dönüşür. Thomas ise New York'ta başarılı bir mimarken, 11 Eylül saldırılarında ailesini kaybetmesiyle hayata küser ve Kuzey Carolina'nın dağlık bölgesindeki şirin bir kasabada inzivaya çekilir. Bu iki yabancının birbirleriyle ve kendileri gibi olanlarla kesişen hayatları onları hiç bilmedikleri, mütevazı bir hayata sürükler. Aşkı, güzelliğin önemini yahut önemsizliğini, kaybetmeyi, pişmanlıkları ve hayata tutunmayı sorguladıkları, umutla dolu yepyeni bir dünya Kesişen Hayatlar Kafesi'nde onları beklemektedir şimdi…

"Kesişen Hayatlar Kafesi sımsıcak, eğlenceli, çok yönlü, duygusal, romantik ve derin… Deborah Smith'in en büyük, en iyi ve en iddialı romanı."
-BelleBooks-

"Hiç ummadık bir vefanın ve yaralı iki insanın hayatta kendi yollarını aramasının baş döndürücü hikâyesi…"
-Publishers Weekly-

"Deborah Smith çağdaş, romantik kurgu geleneğinde unutulmayacak, dokunaklı bir hikâye yaratmış."
-Booklist-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum bıraktığınız için teşekkürler. En kısa sürede döneceğim (: